Menopoz

Menopoz Nedir? Belirtileri Nelerdir?

Menopoz Nedir? Belirtileri Nelerdir?Menopoz, kadının adetlerinin kesilmesi olarak tarif edebileceğimiz menopoz 48 ile 52 yaşlar arasında yoğunlaşmıştır. Menopozun 35 yaşından erken olduğu durumlara erken menopoz adını veriyoruz. Menopozun 55 yaşından sonra da olmamasının rahim kanserini arttırıcı bir etkisi olduğu düşünülmektedir. Dolayısı ile menopoza çok erken girmek kadar çok geç girmek de sağlık açısından sakıncalıdır.
Menopoz bir hastalık değildir. Ergenlik gibi, doğurganlık gibi kadın vücudunun doğal bir işlemidir. Bu dönemde kadınlar doğum kontrolü mecburiyeti olmadan cinsel hayatı keyfini tam olarak yaşayabilirler.

Yumurtlama Süreci Nasıl Olur?

Yeni doğan bebekler yumurtalıklarındaki yüzbinlerce yumurtayla doğarlar. Bu yumurtalar ergenlik çağına kadar uyuma sürecindedirler. Ergenlik çağında beyinden başlayan hormonal kamçılamayla yumurtalıklar büyümeye başlar. Her ay bunların bir tanesi büyüyüp 2-2.5 cm. çapına kadar geldikten sonra patlar ve içindeki toplu iğne başının yarısı kadar büyüklükteki hakiki yumurtayı karın boşluğuna atar. Bu yumurta yumurtalık kanalları tarafından yakalanıp kanalın içinde spermle de birleşebilirse bir bebek oluşturur. Her ay bir yumurta yumurtlamaya çalışırken şu an bilinmektedir ki yüzlerce yumurta da onu yakalamaya çalışmakta ama yapamadığı için de tam büyüyemeden telef olmaktadır. Dolayısı ile her adetli kadın bir yumurta yumurtlarken yüzlercesini de telef vermektedir.
Bu yüzbinlerce yumurta sayısı azalarak 40’lı yaşlardan sonra belli bir sayının altına inmekte ve menopozda da tamamı tükenmektedir. Menopozdan sonra yumurtalama artık olmamaktadır.

YUMURTALAR HANGİ YAŞTA AZALMAYA BAŞLAR?

Yumurtaların sayısının 40’lı yaşlardan sonra azalması ile birlikte vücuttaki yumurtaların salgıladığı östrojen dediğimiz kadınlık hormonu miktarında da azalma görülmektedir. Menopozdan sonra da hiç yumurta kalmadığı için östrojen de sıfıra yakın bir seviyeye iner. Östrojen menopozdan sonra da tam olarak sıfıra inmemektedir. Çünkü vücudun yumurtalıklar dışında da özellikle yağ dokusundan ve böbrek üstü bezlerinden de çok az miktarda östrojen salınımı vardır ama bu miktar adet olmaya yetmez.

PREMENOPOZ NEDİR?

Kişi menopoza girmeden önce 40’lı yaşlarda premenopoz diye adlandırdığımız bir dönemden de geçmektedir. Bu dönemde yumurtaların sayısının azalmasından dolayı genel bir östrojen eksikliği, buna bağlı yumurtlama bozuklukları, adet düzensizlikleri, hafif ateş basmaları ve çocuk sahibi olmakta güçlükler izlenmektedir. Bu dönem kişiden kişiye değişmekle birlikte birkaç aydan 5-6 yıla uzayabilir. Bu dönemde hekimler kadınların adet düzensizlikleri ile ve adet öncesi hafif ateş basma ve ter gibi şikayetleri ile veya gebelikteki zorluklarla mücadele ederler ve adetleri düzene sokmak için yumurtlama hormonu adı verdiğimiz progesteronu uygularlar.

NEDEN ATEŞ BASAR?

Hakiki menopoza girildikten sonra artık östrojen çok düşük seviyeye inmektedir. Buna bağlı olarak menopoz hastalarında ateş basması ve ter sıklıkla görülür. Bu göğüs üzerindeki bölgedeki, boyun ve yüzdeki damarların aniden genişlemesine bağlı yoğun bir sıcaklık artışı ve akabinde başlayan terleme ile beraber olmaktadır. Ateş basması ve terin nedeni tam belli değildir. Ancak kişileri öylesine rahatsız edebilir ki kadınlar menopozda en çok bu şikâyet ile hekime başvurmaktadırlar. Bu ateş ve ter bir toplantıya gidip tuvalet giymiş bir kadını baştan aşağı ıslatarak zor durumlarda bırakabilir, aynı zamanda devamlı ateş ve terin soğuk algınlığı ihmalini de arttırdığı bilinmektedir. Bunun dışında bu şikâyetlerin genel sağlıkla ilgili çok olumsuz bir yönü bulunmamaktadır. Fakat kişiyi psikolojik ve sosyal olarak çok rahatsız edebilir.
Menopozda ateş basması ve terle birlikte uykusuzluk, sinirsel gerginlikler, depresyon hali, ciltte kuruma ve yaşlanma belirtisi izlenir.

ÖSTROJEN EKSİKLİĞİ VÜCUTTA NELER YAPAR?

Östrojen eksikliği osteoporoz dediğimiz kemik erimesine yol açmaktadır. Bunu önlemek için 40’lı yaşlardan sonra kişilere kalsiyum takviyesi yapmak uygun olur. Kalsiyumun, kalsiyum tablet olarak alınması uygundur. Çünkü kalsiyum içeren süt ve sütlü gıdaların 40’lı yaşlarda kolesterolü yükselterek damar sertliği ihtimalini arttırması mümkündır.
Menopoz sonrası önemli rahatsızlıklardan biri de kalp ve damar hastalıklarıdır. Kadınlarda kalp ve damar hastalıkları menopoz öncesi az görülür. Menopozdan sonra ise kadınlarda da östrojen çok azaldığı için kalp ve damar hastalıkları erkeklerin oranlarına doğru tırmanışa geçerler .
Alzheimer hastalığı veya erken bunama diye adlandırdığımız durumun da kadınlarda erkeklere oranla daha sık görüldüğü ve bunun menopozdan sonraki östrojen eksikliği ile bağlantısı olabileceği düşünülmüştür. Yapılan bazı çalışmalarda östrojenin alzheimer hastalığının önlenmesinde ve tedavisinde yeri olduğu görülmüştür.
Menopoz cinsel fonksiyonda bir sorun yaratmaz. Ne var ki uzun yıllar östrojensiz kalmaya bağlı olarak vajinada kuruma ve incelme görülebilir. Bu da östrojen kremi veya başka kremlerle çözülebilir.

Menopoz Belirtileri Nelerdir?

Ortalama insan ömrü uzadığı için kadınlar artık ömürlerinin üçte birini menopozda geçirmektedir. Menopoz, yumurtalıkların çalışmasının durması ve kadınlık hormonu östrojenin salgılanmasının kesilmesidir. Adet kesildiği gibi östrojenin eksilmesiyle birlikte kemiklerde yavaş yavaş erime başlar. Ateş basma, ter, gece uykusuzlukları, psikolojik sorunlar, cinsel sorunlar gibi sıkıntılar yaşanabilir. İdrar yollarında sık çıkma, idrar zoru ve idrar kaçırma gibi sorunlara daha sık rastlarız. Aynı zamanda kadınlarda kalp ve damar hastalıkları da menopoza girdikten sonraki yıllarda daha sık görülmektedir. Bu şikâyetlere karşı doktorla da artılarını ve eksilerini görüşerek östrojen tedavisi düşünülebilir.

MENOPOZ YAŞI GECİKTİRİLEBİLİR Mİ?

Menopoz kapıyı erken çalabilir ya da menopoz yaşı geciktirilebilir mi? Menopoz yaşını geciktiren bitkiler, beslenme şekli nelerdir?

  1. Sıfır beden ya da obez olmayın.
  2. Stresinizi azaltacak önlemler alın.
  3. Sigara içmeyin ve pasif içicilikten uzak durun.
  4. Zararlı olduğu bilinen propanediol, metilolakrilamid, monometil eter gibi kimyasal maddelerden kaçının.
  5. Spora hayatınızda yer verin. Mümkünse her gün, değilse haftanın en az 3 günü bu egzersizlerden birini mutlaka uygulayın. 50 dakika tempolu yürüyüş, 30 dakika yüzme, 30 dakika bisiklet veya 45 dakika jimnastik.
  6. Oksijen radikali emme kapasitesi yüksek antioksidan besinleri tüketin.
  7. Balık, ceviz, taze fındık, kabak çekirdeği, brokoli, lahana, karnabahar, domates, biber, havuç, mürdüm eriği, nar, üzüm, çilek, karpuz, işlenmemiş tahıl ve ürünleri, yeşil çay ve taze greyfurt suyu tüketin.
  8. Antioksidan ilaçlar alın.
  9. Kalsiyumdan zengin beslenin, günde 200 gram süt, yoğurt veya dondurma yiyin.
  10. Güneşlenerek D vitamini aktivasyonuna yardımcı olun.

MENOPOZDA NASIL BESLENMELİ?

Menopoz sonrasını rahat ve sağlıklı geçirmek için doğru beslenmek çok önemli. Beslenme ve diyet uzmanı Suzan Elpe’nin önerileri, bu konuda çok iyi bir yol gösterici:
Çok kısıtlı olmayan, sağlıklı bir beslenme programı ile ideal kilonuza gelin. Bu dönemde çok zayıf olmak en az kilolu olmak kadar tehlikelidir. Aşırı zayıflık bağışıklık sisteminin işlevinde azalma ve osteoporoza yatkınlığı arttırır. Ayrıca menopozdan sonra vücut, yağ dokusundaki östrojenden de yararlanmaktadır. Aslında ideal olan kilo ile ilgili problemlerinizi menopoz öncesi dönemde çözümlemenizdir.

1- SÜT ÜRÜNLERİ VE KIRMIZI ET TÜKETİMİNİ AZALTIN
Fazla protein böbrek taşları, gut, yüksek kan basıncı ve kalp hastalıkları ile bağlantılıdır. Ayrıca hayvansal protein tüketimi arttıkça idrarla kalsiyum atımı da artar. Yani vücuttan kalsiyum kaybı fazlalaşır. Proteinli gıdalarda fosfor da fazladır. Bu da kalsiyum kaybı demektir. Bütün bunlar osteoporoz için risklerdir.
Bu dönem için en iyi seçenek beyaz ettir. Özellikle haftada iki kere balık yemeye özen gösterin. Günde bir porsiyondan fazla et yemeyin.
Süt ve ürünlerinde ise yağ oranı azaltılmış olanları tercih edin.

2- ŞEKER VE RAFİNE GIDALARDAN KAÇININ
Kan şekeri düzeyi sağlıklı bir menopoz için önemlidir. Kan şekerini yükseltmeyen kompleks karbonhidratları seçin ve öğün atlamadan az ve sık yiyin.
Kuru baklagiller, bulgur, kepek, çavdar, yulaf ve bunlar yapılmış ürünler, sebzeler, meyvelerin birçoğu kan şekerinin yavaş yükselmesini sağlarken şeker, bal, pirinç, patates, muz, üzüm, incir gibi besinler hızla yükselmesine sebep olurlar.

3- SIVI YAĞ KULLANIN
Yemeklerinizi az yağlı pişirin. Tamamen yağsız pişirme şekli uygun değildir. Sıvı yağlar elzem yağ asitlerinin alınması için en önemli kaynaktırlar ve bu yağ asitleri vücut tarafından yapılamaz. Tamamen yağsız diyetler cilt problemlerine ve vajinal kuruluğa neden olurlar. Ayrıca sıvı yağlar kalp hastalıklarına karşı da koruyucudur. Ayçiçek, mısırözü, soya, fındık yağı ve özellikle zeytinyağı çok iyi bir seçenektir. Az miktarda tereyağ kullanılabilir. Ancak katı margarinlerden uzak durulmalıdır.

4- HAFTADA İKİ KERE BALIK YEMELİSİNİZ
Omega -3 ve omega -6 yağ asitlerinin ideal dengede alımı kalp riskinin azalmasına yardımcı olur. Kolestrolün kontrol altında tutulmasına yarar. Cilt sağlığı için gereklidir. Enfeksiyonlara karşı direnci arttırır. Kan şekerinin kontrolünü sağlar ve menopoz döneminde yaşanan sorunların en aza indirilmesine yardımcı olur. Omega -3 ün en iyi kaynağı ise yağlı balıklardır. (Özelikle uskumru, sardalye, somon, ton balıkları) Ayrıca ceviz, badem, soya filizi, keten tohumu ve yeşil yapraklı sebzeler de omega -3 kaynağıdır. Omega -6 ise mısır, ayçiçek yağı gibi bitkisel yağlarda bulunur. İdeal denge her 5-10gr. Omega -6 yağ asidine karşılık 1gr. Omega -3 yağ asidi alınmasıdır. Bunun için haftada iki kez balık tüketin ya da gerekli omega -3 miktarını doktorunuza danışarak preparat olarak almaya çalışın. Günde 1 tatlı kaşığı kadar da keten tohumu yiyeceklerinize ilave edebilirsiniz.

5- YİYECEKLERİNİZDEKİ POSA ORANINI ARTTIRIN
Posa hem kan şekeri düzeyinizi ayarlarken hem de kabızlık gibi sorunlarınızın çözümünü sağlayacaktır. Ayrıca özellikle bağırsak kanserine karşı koruyucudur. Posanın en iyi kaynağı kepek, çavdar, yulaf, kuru baklagiller, sebze ve meyvelerdir. Günde 20-25gr posa tüketmek yeterlidir. Kepekli ürünleri fazla miktarda tüketmek yiyeceklerden aldığımız demir, çinko, magnezyum ve özellikle de kalsiyumun vücudumuz tarafından daha az değerlendirilmesine neden olur. Menopoz dönemi için tam buğday ekmeği daha doğru bir tercihtir.

6-TUZ ALIMINI AZALTIN
Beslenmenizde fazla sodyum almak hem kalp damar hastalıkları riskini arttırmakta hem de idrarla kalsiyum kayıplarını arttırarak osteoropoza zemin hazırlamaktadır. Yiyeceklerinizdeki tuz miktarının azaltın ve fazla tuzlu hazır gıdalardan da (ketçap, cips, bisküviler, turşu, şarküteri ürünleri…) mümkün olduğunca uzak durun. İçindeki sodyum oranı azaltılmış tuzları tercih edebilirsiniz. Tuz yerine baharat, limon, sarımsak gibi lezzet vericiler kullanabilirsiniz.

7- ÇAY, KAHVE, GAZLI İÇECEKLER VE ALKOL TÜKETİMİNİ AZALTIN
Çay, kahve, kola, çikolata, kakao gibi kafein içeren yiyecek ve içecekler yerine bitkisel çayları tercih edin. Kafeinli gıdalar yemeklerle birlikte tüketildiğinde yemeklerdeki demirin emilimini engeller. Ayrıca menopoz döneminde görülen uykusuzluk, sıcak basması ve osteoporoz için de kafein tüketimini azaltmak gerekir. Kafeinsiz kahveler tercih edilebilir. Ancak uykusuzluk probleminiz varsa kafeinsiz kahveleri de kesmelisiniz.
Alkol öncelikle kalori değeri yüksek bir içecektir. Ayrıca alkol kalsiyum emilimini bozar. Sıcak basması ve panik atak belirtilerini arttırır.

8- YİYECEKLERİNİZDEKİ KALSİYUMUN VÜCUDUNUZDAKİ KULLANIMINI ARTTIRIN
Bu dönemde aşırı kalsiyum tüketiminden kaçınmak gerekir. Aşırı kalsiyum böbrek taşlarına ve ağrılara neden olur. Fazla kalsiyum kemik dışındaki yerlerde de depolanmaya neden olur. Yumuşak dokunun kireçlenmesi damarların kalınlaşmasına neden olabilir. Menopozla birlikte artan kalsiyum ihtiyacınızı doktorunuzla birlikte değerlendirmelisiniz.
Süt ürünlerinin menopozda çok fazla tüketilmemesi gerektiği için diğer kalsiyum kaynaklarından faydalanın. Bunlar pekmez, susam, fındık, yeşil yapraklı sebzeler, kuru baklagiller ve kurutulmuş meyvelerdir. Araştırmalar sebze ve meyve destekli bir beslenmenin menopozda kemik kayıplarını önlediğini göstermiştir.
Ayrıca D vitamini, kalsiyum emilimini kolaylaştırır. Bu nedenle güneş ışınlarından düzenli olarak yararlanmak gerekir. Kalsiyum emilimini arttırmak için bir diğer yöntem de 1 tatlı kaşığı kadar sirkeyi öğünlerle birlikte kullanmaktır.
Yenildiğinde vücudumuzda asit oluşturan besinler kalsiyum depolarında azalmaya neden olurlar. Bu nedenle alkali oluşturan sebze, meyveler, yoğurt tercih edilmelidir.

9- SIVI ALIMINIZI ARTTIRIN
Sıcak basması ve vajinal kuruluk belirtilerinin azalması için günde 8 bardak su için. Bu aynı zamanda böbreklerinizin çalışmasına ve kilo kontrolunun sağlanmasına da yardımcı olacaktır.

10- BESLENMENİZE BİTKİSEL ÖSTROJENLER EKLEYİN
Bitkisel östrojenlerin en iyi kaynağı soyadır. Etkisi tam olarak kanıtlanmamakla birlikte araştırmalar soya tüketiminin fazla olduğu Japonya’da kadınların menopoza ait belirtileri minumun düzeyde yaşadıklarını göstermektedir. Ayrıca soya, kolestrol düşürücü ve kansere karşı koruyucu etkiye de sahiptir. Soya fasulyesi, soya filizi, soya sütü, soya yağı, soya eti ve tofu önemli soya ürünleridir. Ayrıca kurubaklagiller, elma, havuç, kuru üzüm, sarımsak, domates diğer bitkisel östrojen kaynaklarından bazılarıdır.
Ancak meme kanseri, yumurtalık kistleri gibi hastalıklar varsa bitkisel östrojen içeren yiyecekleri doktorunuza danışınız.

ÖRNEK MENÜ
Sabah, ögle, akşam olarak iki çeşit menü yapılabilir.

Sabah
1) Şekersiz müsli, kurutulmuş veya taze meyve, az yağlı yoğurt
2) Tam buğday ekmeği ile yapılmış yağsız tost, bitkisel çay, domates, salatalık, biber

Öğle
1) Az yağlı sebze yemeği, salata, (sirke ve keten tohumu ilaveli) tam buğday ekmeği
2) Tam buğday unundan makarna, ton balıklı salata, taze meyve suyu

Akşam
1) 1 porsiyon balık, zeytinyağlı sebze yemeği, salata, tam buğday ekmeği
2) 1 porsiyon kurubaklagil, bulgur pilavı, ayran

Bir Cevap Yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir